Ev faydalı ipuçları
Kategori:

faydalı ipuçları

Reklam

Salatalık sezonu hızla ilerliyor ve salatalık fidelerimi açık toprağa diktim. Bahçe alanım çok güneşli değil, bu yüzden yatak için çok güneşli olmayan bir yer ayırdım. Bahçem bu şekilde konumlanmış ve yatak yapmak zorunda kaldım. Bu nedenle bitkileri hastalıklardan koruma ve verimi artırma konusunda ek görevler ortaya çıktı.

Yaprakların Sararması

Dikmeden önce toprağa organik gübreler ekledim, ancak bu yeterli olmadı. Yapraklarda sararma fark ettim. Çok düşünmeden, birkaç yıldır satış için salatalık yetiştiren bir tanıdığa danıştım. Bana çok ilginç bir tarif verdi.

Gübreleme Gerekli

Her şeyi adım adım not aldım ve yaptıklarımı karşılaştırdım. Sonuç olarak, salatalıklarıma gübrelemenin gerekli olduğuna karar verdim. Vejetasyon dönemi karmaşık bir süreçtir ve her bitkinin ek beslenmeye ihtiyacı vardır, çünkü bu sayede tüm önemli maddeleri alırlar.

Ayrıca, bitkilerin aktif büyüme döneminde doğru bakım, bol bir hasat sağlayabilir ve meyve verme süresini uzatabilir. Lezzetli ve olgun salatalıklar asla fazla olmaz, bu yüzden aldığım tavsiyeyi hemen uygulamaya karar verdim.

Bal Çözeltisi

En etkili gübreleme yöntemi bal çözeltisi oldu. Salatalıkların tatlıları seveceğini asla tahmin edemezdim. Bal, birçok besin maddesi içerir ve bu tür bir gübreleme hemen fayda sağladı. İlk sulamadan sonra yeni yaprakların sağlıklı ve taze olduğunu fark ettim.

Tatlı Gübre

Bu ek sadece tek bir bileşenden oluşur. Bal, salatalıkların daha hızlı büyümesine yardımcı olur, meyve ve çiçek sayısını artırır. Ayrıca bitkilerin bağışıklığını güçlendirir. Toprak daha besleyici hale gelir.

“Tatlı gübre” hazırlamak hiç de zor değil. 3 çay kaşığı balı 5 litre ılık suda eritmek yeterlidir. İyice karıştırın ve her bir kökün altına yarım litre taze çözeltiden dökün.

Çiçeklerin “Tatlı Su” ile Püskürtülmesi

Annemin, salatalık çiçeklerine küçük bir fırça ile “tatlı su” püskürterek arıları hızlı tozlaşmaya çektiğini hatırladım. Bunu bal çözeltisi ile yapmayı denedim. Kısa süre sonra genç salatalıkların ilk meyveleri göründü.

Ek Bilgiler

Ek bilgi olarak, bitkilerin etrafındaki toprağın malçlanmasını unutmayın. Malç sayesinde besin maddeleri toprakta daha uzun süre kalır ve bu şekilde bitkinin kök sistemi yavaş yavaş onları emer.

Salatalıkların sararan yapraklarını makas veya budama makası ile kesip bahçeden uzaklaştırın. Bunu yaparken yan dallara zarar vermemeye özen gösterin.

Salatalıkların kendi başlarına mükemmel büyüyüp iyi bir hasat vereceğini düşünmemek gerekir. Bu narin kültür dikkat ve bakım gerektirir.

Fikrimi empoze etmek istemem, ama sonuçlar ortada. Artık süper tarifler aramıyorum, sadece sularken suya bal ekliyorum.

Reklam

Avucunuzda ‘X’ harfi okunuyor! Bu inanması zor görünse de, el falı uzmanları bunun kişiliğinizle bağlantılı olabileceğini söylüyor.

Semboloji uzmanları, avuç çizgileri ‘X’ oluşturan kişilerin belirledikleri tüm hedeflere ulaşma yeteneğine sahip olduklarını düşünüyor.

Avucunuzda ‘X’ varsa nasıl bir insansınız?

Hırsları olan kişiler, bu bireyler çevrelerinden hızla takdir toplar ve başarılı insanlar olarak tanınırlar.

Her iki avucunuzda da ‘X’ varsa, çevrenizdekilerden daha üstün olduğunuzu düşünen birisiniz.

Bu kişiler kandırılamaz ve yalan söylendiğinde hemen anlarlar. Ayrıca doğuştan liderlerdir ve keskin bir zekaya sahiptirler. Hastalıklar onlardan uzak durur. Önemli bir diğer nokta ise, her iki avucunda da ‘X’ olan kişilerin ölümden sonra unutulmayacaklarına inanılmasıdır.

‘X’ işareti avuç içinde nerede bulunur?

Bu işaret işaret parmağının altında bulunuyorsa, baş bölgesinde bir darbe alacağınızı gösterir. Eğer bu işaret daha belirginse, akrabalardan para alacağınız anlamına gelir.

Orta parmak altında ‘X’ işareti olan insanlar hayatta şanssız olacaklar ve sık sık hastalanacaklardır. Yüzük parmağının altında ‘X’ işareti olan kişiler para kaybetmeye ve hayatta başarısız olmaya mahkumdur.

Serçe parmağının altında ‘X’ işareti olan kişi dürüst değildir ve çevresindekileri kandıracaktır.

“Boşanma çizgisi bir yay gibidir. Yaşam ve baş çizgisini geçer ve kalp çizgisine yönelir. Bu yayı sol veya sağ elde olsun, bu kişinin boşanacağı anlamına gelir,” diyor Mihai Voropchievici.

Reklam

Neden Şarj Cihazını Prizden Her Zaman Çıkarmalısınız: Kuralı Herkes İhlal Ediyor

İnsanlar akıllı telefonlarını şarj ettiklerinde, genellikle şarj cihazını prizden çıkarmayı unuturlar ve bazıları telefonlarını tekrar şarj etmek gerektiğinde tekrar aramamak için özellikle bağlı bırakırlar. Bu alışkanlık pratik gibi görünebilir, ancak aslında tehlikeli bir alışkanlıktır ve elimine edilmelidir. Şarj cihazınızı zamanında prizden çıkarmak önemlidir, çünkü bağlı bırakılması ciddi sonuçlara yol açabilir.

Her cihaz sahibinin anlaması gereken bir şey, cihaz bağlı olmasa bile şarj cihazının hala enerji tükettiğidir. Bu nedenle en azından enerji tasarrufu açısından prizden çıkarılması mantıklıdır. Enerji tüketimi küçük miktarlarda olsa bile, zamanla birikerek önemli maliyetlere neden olabilir.

Başlangıçta bir şarj cihazının bağlı kaldığında enerji maliyetlerinin düşük olduğu görünebilir, ancak pratikte uzun bir süre bağlı kalırsa maliyetler önemli olabilir.

Bu alışkanlığın olası sonucunu da göz önünde bulundurmalısınız – kısa devre riski. Elektrik devrelerinin sürekli açık kalması, küçük de olsa bir yangın riski taşır. Böyle bir olayın olasılığı düşüktür, ancak küçük bir risk bile kabul edilemez olabilir, bu nedenle gereksiz risklere maruz kalmamak daha iyidir. Kısa devreler, sadece şarj cihazınıza zarar vermekle kalmaz, aynı zamanda evinizde büyük hasarlara neden olabilir.

Ek olarak, sürekli prizde kalan şarj cihazları, aşırı ısınma riski taşır. Şarj cihazları sürekli enerji alırken ısınabilir ve bu da onların ömrünü kısaltabilir. Aşırı ısınma, hem şarj cihazının hem de prize takılı olduğu alanın zarar görmesine neden olabilir. Aşırı ısınma yangın riskini artırır ve evinizde ciddi güvenlik tehlikeleri oluşturur.

Çoğu insan, şarj cihazını prizde bırakmanın çevresel etkilerini de göz ardı eder. Elektrik üretimi, genellikle fosil yakıtların yakılmasıyla gerçekleşir ve bu da karbon salınımına neden olur. Gereksiz yere enerji tüketmek, çevreye daha fazla zarar verir ve karbon ayak izinizi artırır. Enerji tasarrufu yaparak, hem bütçenize katkı sağlayabilir hem de çevreyi koruyabilirsiniz.

Reklam

Ev kadınlarının çoğu et ve balıkları pişirmeden önce yıkamaya alışkındır. Hatta bazıları yumurtaları bile yıkar. Ancak sanılanın aksine bu gıdaları yıkamamalısınız. Bu alışkanlığınızdan neden vazgeçmeniz gerektiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Çiğ tavuk, hindi veya diğer etleri musluğun altında yıkadığınızda, sıçrayan sudan gelen bakteriler mutfakta dolaşarak mutfak eşyalarına, çalışma yüzeylerine, ellerinize ve giysilerinize yerleşir.

Bu bakteriler genellikle Campylobacter veya Salmonella’dır. Campylobacter zehirlenmesi karın ağrısı, şiddetli ishal ve kusmaya neden olabilir.

Bakterileri ortadan kaldırmak için tavuk ve diğer etleri güvenli bir sıcaklıkta pişirmelisiniz.

Tavuk için bu sıcaklık 90 derece, sığır eti, domuz eti, kuzu eti ve balık için 80 derecedir.

Isıl işlem mikroorganizmaları yok edecektir, bu nedenle bu ürünleri önceden yıkamanıza gerek yoktur.

Bu arada, balıkları pişirmeden önce yıkamak da güvenli değildir. Bu ürünü yıkamak, bakterilerin bir üründen diğerine, kaplara ve yüzeylere geçtiği çapraz kontaminasyon olasılığını artırır.

Yumurtalar da yıkanmaması gereken gıdalar kategorisine girmektedir.

Yumurtaların üretim tesisinde işlenmesi sırasında, bakterilerin girmesini önlemek için kabuğa koruyucu bir tabaka uygulanır.

Yumurtaları yıkamak koruyucu tabakayı kaldırabilir veya kabuğa zarar vererek bakterilerin ürüne girmesine izin verebilir. Bildiğiniz gibi yumurta, ciddi bir mide enfeksiyonu olan salmonelloz için önemli bir enfeksiyon kaynağıdır.

Reklam

Türk mutfağında da çokça tüketilen karbonatın faydaları her geçen gün ortaya çıkıyor. Sayısız faydası bulunan karbonatın 19 yararını sizler için derledik.

Halk dilinde ve gündelik yaşamda karbonat olarak bilinen “sodyum bikarbonat” kimyasal bir bileşimdir aslında.

Kimyasal formülüyse; “NaHCO3” şeklindedir. Anti asit özelliğe sahip olan karbonat, mutfaklarda yaygın biçimde kabartma tozu olarak hamur işlerinin kabartılması için kullanılmaktadır. Oysa karbonatın farklı kullanım alanları da bulunuyor. Günümüzde çok sayıda uzman bu sırları anlatmıyor.

KARBONATIN BİLİNMEYEN MUCİZELERİ

Yapılan araştırmalar karbonatın sayısız faydasını ortaya çıkarmıştır. Karbonat içmek aslında faydalıdır. CNN Türk’te yer alan bilgilere göre; İçeriğinde sodyum ve karbon bulunan karbonat, genellikle su ile birlikte içilmektedir. Aynı zamanda gargara da yapılabilen karbonat, diş eti kanamalarını durdurur ve ağız içi yaralarının çok daha kısa sürede geçmesini sağlar. Karbonatlı su içmek, başta gastrit ve ülser olmak üzere birçok mide hastalığına da iyi gelir.

KARBONATIN 19 YARARI;

Şimdi ise sizlerle karbonatın daha önce duyulmamış 19 yararını paylaşacağız.

1- Sivrisinek ve diğer böceklerin ısırıkları canınızı yakıyordur mutlaka. Artık yakmayacak. Karbonatı su ile karıştırın ve ısırılan bölgeye sürün. 10 dakika bekletin ve daha sonra soğuk su ile bölgeyi temizleyin. Isırığın acısı anında geçecek!

2- Alışverişe gittiniz ya da uzun süre yürüdünüz diyelim. 3-4 çay kaşığı karbonatı 2.5 litre su ile karıştırın ve ayağınızı suda bekletin. İnanın masaj koltukları kadar etkili olacak.

3- Karbonat sadece ayak masajı konusunda işe yaramıyor. Ayrıca ayakkabınızdaki kötü kokuları yok ediyor. Göz kararı karbonatı ayakkabınızın içine döküp bekletin. Ertesi gün kokunun yok olduğunu göreceksiniz.

4- Fasulye, mercimek ve bamya gibi diğer sebzelerden yemek yaparken yemeğin içine birkaç çay kaşığı karbonat ilave edin. Yumuşadıklarını göreceksiniz.

5- Buzdolabınız kötü mü kokuyor? Küçük bir kaba karbonat doldurun ve ağzı açık şekilde buzdolabınızda bekletin. Kötü kokuların yok olduğunu hissedeceksiniz.

6- Yazın vazgeçilmezi olan soğuk içecekler tazeliğini çabuk kaybeder. Soğuk suyun içine biraz şeker, limon suyu ve yarım çay kaşığı karbonat ekleyin. Karbonat, limondaki asidi karbonik aside dönüştürecektir. Karbonat az miktarda tüketildiğinde zararsızdır. Günde en fazla bir çay kaşığı karbonat tüketin.

7- Karbonat, mide ekşimesini önlemede en önemli yardımcınızdır.

Bir çay kaşığı karbonat ile bir bardak suyu karıştırın ve için. Göreceksiniz ki ne mide ekşimesi kalacak ne de şişkinlik.

8- Eğer küvet kullanıyorsanız, 50 ile 100 gram arasında karbonatı su dolu küvetinize dökün. Karbonat, suyu yumuşatır. Bunu haftada en fazla iki kez yapabilirsiniz.

9- Hafif nemlendirilmiş pamuğun üzerine karbonat serpin. Doğal deodorant olarak kötü kokuları uzun süreli yok edecektir.

Evet karbonatın harika faydaları bu şekilde. Bu bilgileri arkadaşlarınızla da paylaşmalısınız

Reklam

Böyle bir durumda, evden çıkmadan önce giderlere ayçiçek yağı dökmek yeterlidir, böylece eve döndüğünüzde kanalizasyondan gelen kötü kokuları evde hissetmezsiniz. Uzun süreli bir ayrılık öncesinde tuvalete 3-4 yemek kaşığı ayçiçek yağı dökmelisiniz. Aynı şekilde mutfak lavabosu, banyo lavabosu ve küvete de 1-2 yemek kaşığı yağ dökün. Yağın su yüzeyinde oluşturduğu film, doğal buharlaşmayı engeller ve suyun muhafaza edilmesini sağlar. Bu, kanalizasyondan gelen kötü kokuların eve yayılmasını önler.

Bu film, suyun arkadan buharlaşmasını tamamen engelleyemediği için, kötü kokuların tamamen önüne geçemez. Su seviyesi zamanla düşer ve kanalizasyon gazları eve girebilir. Bu nedenle, 2-4 hafta boyunca evde olmayacaksanız, bu yöntem size kesinlikle yardımcı olacaktır. Daha uzun bir süre kalacaksanız, evde atık su kokusu olacaktır.

Eve döndüğünüzde, giderleri boşaltıp temizlemek gerekir. Boruları yağ çözücü herhangi bir madde ile temizleyebilirsiniz. Bulaşık deterjanı veya tuvalet, lavabo ve banyo için profesyonel temizlik ürünleri kullanılabilir. Yağlı filmi çıkarmak önemlidir.

Uzun süre evde olmamak, sifonlardaki suyun buharlaşmasına ve kötü kokuların salınmasına neden olabilir. Ancak ayçiçek yağı giderlere döküldüğünde, suyun yüzeyinde ince bir tabaka oluşturur ve bu buharlaşmayı engeller, böylece kokuların kontrol altında kalmasını sağlar.

Bu yöntem basit, ucuz ve etkilidir, ancak sınırları olduğunu bilmelisiniz. Evde bir aydan uzun süre olmayacaksanız, kokuların önlenmesi için ek önlemler almanız gerekebilir. Ayçiçek yağına ek olarak, özel gider kapakları veya sifonlara su eklemek gibi yöntemler kullanılabilir.

Kanalizasyon kokularını önlemek için başka bir seçenek de, tek yönlü valfler takmaktır. Bu valfler, suyun akışına izin verirken kokuların geri gelmesini engeller. Bu teknik, özellikle uzun süre evde olmadığınız durumlarda yararlıdır.

Reklam

Hemen herkesin evinde en az bir bitki bulunur. Ancak herkes, bu bitkilerin eve ne tür bir enerji getirdiğini, zihinsel ve fiziksel sağlık için ne kadar tehlikeli olabileceğini bilmez.

Para Ağacı, özellikle Rusya’da inanılmaz derecede popüler bir bitkidir. Bu bitkinin her iç mekânı mükemmel bir şekilde tamamlayıp canlandırdığı ve mekânı daha canlı hale getirdiği düşünülmektedir.

Yeşil tonları insanı rahatlatır ve sakinleştirir, eve bir parça huzur ve uyum katar. Ancak, çoğu durumda, insanlar bu sukkulent bitkisini başka bir nedenden dolayı düşünmeden satın alırlar.

Para Ağacı’nın aile refahı ve zenginliğe katkıda bulunduğu düşünülmektedir. Zengin olmayı hayal eden herkes, bu bitkiyi alır ve özenle bakımını yapar.

Ancak, bitkiye yanlış bakım yapılırsa, düzenli olarak sulanmazsa, para evden çıkıp gidecek ve ev sakinleri yoksulluğa mahkûm olacaktır. Feng shui’ye göre, sukkulentler dişi enerji, yani “yin” elementi ile ilişkilidir.

Eğer bitki çok büyürse, evdeki dişi enerjinin etkisi de artar. Bu, evdeki tüm bireylerde apati, sinirlilik ve kötümserliğe yol açar. Bazıları, Para Ağacı’nın sadece zihinsel sağlık için değil, fiziksel sağlık için de tehlikeli olduğuna inanır ve bu yüzden bitkiden en kısa sürede kurtulmak gerektiğini düşünürler. Nedenini öğrenmek için okumaya devam edin.

Crassula, ev sakinlerinin sağlığına ciddi şekilde zarar verebilir. Bitki, özellikle yeni şeyler tatma fırsatını bekleyen küçük çocuklar ve evcil hayvanlar için tehlikelidir.

Bu bitkinin özü arsenik içerir, ki bu madde birçok zehirleyicinin favori kimyasal elementidir.

Eğer çocuklarınız ve evcil hayvanlarınız varsa, kazara oluşabilecek talihsizlikleri tamamen ortadan kaldırmak için bitkiyi atmak veya ulaşılmaz bir yere taşımak daha iyidir.

Ancak, sukkulentlerin zehirlenmesi sadece onları tatmakla olmaz. Bitkiyi koruma olmadan yeniden dikmek bile zehirlenmeye yol açabilir. Yeniden dikme sırasında sap veya yaprak kırılabilir ve zehir cilde bulaşabilir.

Eğer cildinizde çizikler ve yaralar varsa, zehir kanınıza karışabilir. Elbette, bu doz yetişkin bir insan için zararsızdır, ancak rahatsızlık, baş ağrısı, baş dönmesi ve mide bulantısı gibi hoş olmayan belirtiler ortaya çıkabilir. İyileşme süreci, alerjisi olanlar için özellikle zor olacaktır.

Bu yüzden, vücudunuza zehirin girmesinin nasıl bir şey olduğunu deneyimlemek istemiyorsanız, bitkiyi yeniden dikmeden önce eldiven giymelisiniz.

Reklam